Cam Sanatı

Cam Sanatı

Cam antik çağlardan günümüze birçok objenin yapımında kullanılan bir hammadde. Düzenli olarak kullandığımız ve tükettiğimiz camdan yapılmış eşyaların hammaddesinin işlenmesi hakkında aslında pek bilgi sahibi değiliz. Cam işleme, endüstriyel tarafının yanı sıra, aynı zamanda bir el sanatı. Atölyelerin sayıca azlığı ve yeterince usta yetişmemesi nedeniyle, bir zamanlar cam işleme sanatı da nesli tükenmeye yüz tutan sanatlar arasına girmişse de gidişat gün geçtikçe parlaklaşıyor. Bu durum da hobi veya meslek olarak da cam sanatına duyulan ilginin canlandırılması neden oluyor.

Cam işleme sanatını bir hobi olarak sürdürmek isteyen meraklılar için düzenlenen kursların yanı sıra, usta yetiştirmek ve meslek edindirmek için yürütülen eğitimler de var. Ayrıca bazı üniversitelerin Güzel Sanatlar Fakültelerinde de Cam sanatı bölümleri bulunuyor. Sürekli artan tüketim talebine rağmen henüz aynı oranda ilgi görmeyen cam işleme sanatına dikkat çekmek için camın bardak, boncuk, avize gibi şekiller alma yolundaki serüvenini inceledik.

Cam nasıl bir maddedir?

Cam ana maddesi silisyum olan, saydam ya da yarı saydam bir madde. Orjinal hali inorganik bir sıvı olan cam, işlenerek sert ve kırılgan hali ile tüketilir. Camın kumdan yapıldığı bilinir, ancak bu sadece antik çağlarda uygulanan bir yöntem olup günümüzde cam yapımında ana madde olarak silisyum kullanılmaktadır. Eskiden kumun ana madde olarak kullanılmasının nedeni ise silisyumun doğada en çok kumda bulunmasıdır.

Ayrıca cam, insan yapımı ve doğal cam olmak üzere ikiye ayrılır. Obsidyen olarak adlandırılan doğal cam, yanardağlardan püsküren lavların yanardağın eteklerinde soğuması ile oluşur. Doğal cam yarı değerli taş olarak değerlendirilir.

İnsan yapımı cam ilk kez Mısırlılar ve Finikeliler tarafından M.Ö. 2500’lü yıllarda üretilmiş. İlk kullanım alanı ise boncuklar olmuş. Süsleme amacıyla kullanılan cam boncuklar takılarda kullanılan kıymetli taşların yerine yerleştirilmek için üretilmiş.

Zamanla geniş bir coğrafyaya yayılan cam işleme sanatı İran’da da büyük ilgi görmüş ve en özel cam objelerinin bir kısmı İran topraklarında üretilmiş. Ayrıca İtalya’nın Murano Adası, Bohemya ve Fransa da cam sanatı ile ünlü diğer bölgeler. O zamanlar renksiz cam üretmek çok zormuş ve bu tekniği bilen usta sayısı da oldukça azmış. Bu yüzden özellikle batıda renksiz cam çok değerliymiş. O kadar ki, renksiz cam üretme tekniklerini gizli tutmak için İtalya’daki tüm cam atölyelerinin yerleri değiştirilerek ustalarıyla birlikte Murano Adası’na taşınmış.

Cam, İslami sanatlara ilk olarak revzen adı verilen alçı pencerelerde kullanılarak girmiş, kandil, ibrik ve tabak gibi günlük eşyalar kullanılmaya başlanmış. Osmanlı döneminde ise, İstanbul’un fethi ile cam sanatının merkezi bu şehir olmuş. Osmalı’da ilk cam atölyesi Sultan III. Selim döneminde, cam sanatının inceliklerini Venedik’te öğrenen Mevlevi Dervişi Mehmed Dede tarafından Beykoz’da açılmış. Atölye sayılarının artmasıyla birlikte İstanbul Bostancı Ocağı’nın bir kolu olarak Camcılar Ocağı kurulmuş. Camcılık ile uğraşan esnafa o zamanlar camgeran denirmiş. İlk cam fabrikası ise 1847 yılında İncirköy’de Mustafa Nuri Paşa tarafından Sultan Mustafa’nın arazisi üzerinde kurulmuş.

5 Nisan 2019 Blog Yorum Yap

Yorumlar kapatıldı.